destek
 
  Ana Sayfa
  sorunlar
  sorunları gidermek
  TEMİZ ÇEVRENİN KURALLARI
  ZARARLI MADDELER
  Troya atık fabrikası
  İletişim
  Sayaç
  FİKİRİM VAR
  GELEN FİKİRLER
  kampanyalar
  üyeyim
  Harita / Uydu fotoğrafı
  yel değirmenleri
  sitemizin gelişimi
Troya atık fabrikası

ATIK KAĞITLARIN GERİ DÖNÜŞÜMÜ


Yaratılan çevre problemlerini büyük ölçüde azaltan atık kağıtlar yıllarca gazete ve paket kağıtlar için kullanılmış. Bugünkü teknolojiyle temizlik ürünleri dışında bütün kağıtlar için geçerli. Eski kağıtlar birinci hamur kağıtta bile kullanabiliyor.

Kağıt üretiminde atık kağıt kullanımı, yeni yeni gündeme gelen çevre sorunları ile birlikte başlayan bir şey değil.1729’da kağıt yapımı için ağacın ilk kez kullanılmasından önce, selüloz kaynağı olarak keten ve pamuk kumaşlar kullanılıyordu. Sadece bu kumaşlara dayanan üretim, kumaşların azalmasıyla krize giriyordu. Bu kıtlık zamanlarında atık kağıtlar yeniden hamur haline getiriliyordu. Ağaçların kullanılmaya başlandığı dönemde her ağacın kullanılabilmesi için gerekli teknoloji yoktu. Bol bol kullanılan selüloz oranı yüksek ağaçların kısa zamanda tükenmesi yüzünden atık kağıtlara başvuruluyordu. Atık kağıt kullanımı, ormanların kurtarılmasındaki rolü dışında, hava kirliliğini % 74, su kirliğini ise %34 oranında azaltıyor. Atık kağıt  yerine yeni ağaçlar kullanmak iki kat daha fazla enerji ve üç kat daha fazla su kullanımı gerektiriyor. Bütün bunların yanında, hamurlaştırma ve beyazlatma aşamalarını kullanılan kimyasal maddeleri büyük ölçüde azalması sağlanıyor.

   Atık kağıtların değerlendirilmesi sadece kağıt üretimiyle sınırlı değil. Atık kağıtlar her yeniden hamurlaştırıldıklarında,kağıt kalitesi düşüyor ve zayıflıyor. Bu yüzden yeni kullanım alanları aranıyor. Örneğin, ABD’de Wisconsin’de araştırmacılar atık kağıtları atık plastikle birleştirip, sıcaklık ve basınç uygulayarak sandalye, koltuk yüzü ve köpek tabakları yapıyorlar.Başka bir deneme de  Hollywood’da Sahne aksesuarları ve göçebe işçiler için yapılan barınak tasarımla

Bu eser,size bir çok bilgi gerçeğini anlatacak, bilgi dağarcığınıza yeni düşünceler doldurmak üzere...

UYGARLIĞIN HAMURU KAĞIT

Birçok sektörde olduğu gibi kağıt hamurunun hammaddesi de ağaçlardır. Ağaçların yurdumuz için ve canlıların yaşaması için ne kadar faydalı olduğunu hepimiz biliyoruz. Tabi ki kağıt da insanlar için çok önemli bir gereç, fakat doğru ve bilinçli kullanılması gerekir. Gereksiz, lüzumsuz yere kullanmamalıyız. Fazladan her kullandığımız kağıt ağaçların giderek azalmasına yol açar. İhtiyacımızı karşılayacak kadar kullanmalıyız ve kullandıktan sonra atmamalıyız. Çünkü kağıt geri dönüşümü mümkün olabilen bir maddedir. Kağıt ülkemizde hem çöpleri azaltmak hem de ağaç kesimini biraz azaltabilmek için kağıtları (kağıt, defter, karton, gazete, dergi, kitap... vs.) atmamalıyız.

Türk kağıtçılığın babası Mehmet Ali Kağıtçı, ilk Türk kağıdını Ulus Gazetesi’nin yeni çıkacak ekinde deneme şansı bulunduğunda, gazetenin baş yazarı Fatih Rıfkı Atay ile birlikte Atatürk’e giderler ve eki gösterirler. Uzun süre eke bakan Atatürk, kağıtçıya döner ve “işte çocuk, uygarlığın hamuru bu” der.

İnsanların yıllar boyunca yazma ve çizme için denedikleri taş tabletleri, metaller, yapraklar, tahta levhalar, kabuklar ve derilerden sonra ekonomik olarak daha bol ve kolay işlenebilir bir madde ihtiyacı ile ortaya çıkan kağıt, şu anda petrol ve çelik gibi en önemli endüstri maddelerinden biri haline gelmiştir.

Türk Kağıdı

Türkçe’de kağıt kelimesi elyaf hamurunun tokmaklanması anlamına gelen “kakaç” ya da “kakat”tan geliyor. Yapımını Araplardan öğrenen Türklerin kağıtla tanışmaları diğer ülkelere göre çok geç bir tarihe denk geliyor. Çinlilerin M.S. 105 yılında bulduğu kağıtla Avrupalılar, Araplar aracılığıyla 1200’lerde tanışıyorlar. Türkler de yine aynı şekilde Araplardan kağıt yapımını öğreniyorlar. 1453’te elle imalat yapan ilk kağıt fabrikası İstanbul’da Kağıthanade kurulmuştur. Çinlilerin tekniğinin devamı olan bunun gibi bir kaç imalathane dışında ilk modern üretim yapan fabrika 1846’da Halkapınar’da kurulmuş. Ancak, o dönemde kapitülasyonlar yüzünden Avrupa’nın kancası ile karşı karşıya kalmış ve kısa sürede kapanmış. Diğer denemeler de bunun gibi başarısız olmuş. Cumhuriyet döneminde yeniden bir kağıt endüstrisi kurma düşünceleri itirazlarla karşılaşmış. Türkiye’nin kağıt üretimi için uygun olamadığı söylenmiş. Ormanların az enerjinin kısıtlı olması bunun için neden olarak gösterilmiş. Zaten çok ucuz olarak ithal edilen kağıdın üretilmesinin gereksiz olduğu söylenmiş. Türkiye’ye kağıt ihraç edenlerin ve bundan para kazananların tezgahlamış olabileceği bu itirazlar, Mehmet Ali Kağıtçı’nın Türk kağıt endüstrisini yaratmak için yaptığı kişisel çabalar da engellenmiş. Bütün bu itirazlara rağmen, Mehmet Ali Kağıtçı Avrupa’ya gidip kağıtçılık tahsilini görmüş. Kağıt fabrikalarında çalışıp, bu teknolojiyi öğrendikten sonra, hazırladığı çeşitli raporlarla Türkiye’nin bu endüstriye ihtiyaç duyduğunu kanıtlayarak 1936’da ilk fabrikanın kurulmasını sağlamış.

Arkasından açılan fabrikalarla o dönemde tamamen kamu elinde olan üretim 10 bin ton 1957’ye kadar 110 bin tona ulaşmış. Bugün 9’u kamuya ait, 30’u özel fabrikalarda 1,2 milyon ton kağıt üretiliyor. Kişi başına yıllık kağıt tüketimi 1936’da 1,8 kg iken 2000’de 21 kg.a çıkmıştır. Bir çok engele karşı kısa zamanda gelişen kağıt endüstrisine rağmen, yine de yıllık kağıt üretimimiz 23,6 kglık Asya ortalamasının altında. Bu rakamlar A.B.D. de 332 kg, Avrupa’da 96,5 kg. Dünya ortalaması ise 47 kg.

Türkiye’de kullanılan kağıtların %45’i özel fabrikalarda, %32’si ise kamuya ait SEKA fabrikalarında üretiliyor. %23’ü ise ithal ediliyor. Üretilen bu kağıdın %35’i eski kağıtların yeniden kullanımıyla yapılıyor. Yeniden kullanım oranı A.B.D. gibi gelişmiş ülkelere yakın olsa da, Türkiye gibi selüloz* kaynağı az olan bir ülkede bu rakamın %50-60’lara çıkması gerekiyor.

Kamu fabrikaları ormanları kullanırken, atık kâğıt kullanımını özel sektör yapıyor. Özel sektör yerli atıkları kullanmanın yanında dışarıdan da atık kâğıt satın alıyor. Kamu fabrikalarında üretimin %85’i ormanlardan, %10’u kendir ve samandan, %5’i ise atık kâğıtlardan oluşuyor.

Selüloz’un Önemi

Kâğıdın temel maddelerinden biri olan selüloz, bitkilerin hücre duvarını oluşturan yoğun bir maddedir. Değişen uzunluk ve kalınlıktaki bu elyaf farklı bitkilerden çıkarılıyor. Bunlar dövülerek birbirinden ayrılıyor. Dövülmenin elyafın boyu kısaltılmadan, hidrasyon olmadan (elyaf daha fazla su almadan) ve liflenme olmadan gerçekleşmesi gerekiyor. selüloz oranının fazla olması ve dövme şekli kâğıdın kalitesini belirliyor. selüloz hidrolizle glikoza ve nişastaya dönüşebilen bir çeşit karbonhidrat. Tatsız, beyaz, kokusuz, buharlaşmayan ve suda çözünmeyen bir madde. 9000 metrelik tek bir selüloz elyafının ağırlığı 3gr. Selüloz pamuk, keten ve bazı ağaçların içlerindeki yumuşak özde neredeyse saf olarak bulunuyor. Bu yüzden bu bitkiler kağıt yapmada öncelikli olarak tercih ediliyorlar.

Selüloz oranı fazla olan bitkilerin az bulunması ve pahalıya gelmesi yeni arayışlar gerektiriyor. Bugünkü teknolojiyle her türlü bitki kâğıt için kullanılabiliyor. Her türlü ağaç, saman ve otlar da selüloz kaynakları. Kolay bulunan ve çabuk yetişen bitkilerin kâğıt için gerekli özellikleri geliştirilebiliyor.

Kompozisyon:

ORMAN - BEN - KÂĞIT

Ormanlar, ağaçlarla kaplı geniş alanlardır.Bu alanlarda çok çeşitli ağaçlar yetişir. Hayvanlar barınır, ormanlar yaşam kaynağıdır. Ormanlardan elde edilen pek çok ürün vardır ve bu ürünler günlük hayatta çok işimize yarar.

Ormanlar çevremizi güzelleştirir ve bol yağmur yağmasını sağlar.Toprak kaymasını önler,havayı temizler, rüzgârın hızını keser.Ormanlar doğaya canlılık verir, yaşamımızı kolaylaştırır.

İnsanın varlığı çeşitli biçimlerde ormanları etkilemiştir.Ormancılık çoğu ülkenin ekonomisinde önemli yere sahiptir, fakat bu sayede çevrenin zarar gördüğü unutulmamalıdır.Doğal yaşam alanlarının yok edilmesi türlerin varlığını tehlikeye düşürür. Ayrıca bölgenin doğal görünümü bozulur.


   

Tüm bu doğa tahribatlarının nedenlerinden biri kâğıt elde edilmesidir.Oysa kâğıtlarımızı geri dönüşümlü olarak da sağlayabiliriz. Kullandığımız kâğıtları, gazeteleri, dergileri, kısacası bütün kâğıtları biriktirelim, ilgili yerlere verelim. Böylece eski kâğıtlar yenilenir, bize temiz beyaz kâğıtlar olarak geri döner. Bu sayede oksijeni bol havada, güzel görünüme sahip doğadan,canlıları besleyen, barındıran yeşil dünyadan  yoksun kalmamış oluruz.

Bu sayede yaşadığımız bölgede çevrenin korunmasına katkıda bulunuruz. Çölleşmiş bir dünya istemiyorsak ormanları koruyalım, kağıdımızı en zararsız şekilde temin edelim. Etrafımızdaki insanlara da ormanların yararını, onlar olmazsa neler olabileceğini anlatalım.

                                                                                                  TEHLİKELİ ATIK İMHA
 

Yakma Yöntemi atiklari rafine ederek 1200-1400 C ' de tam yanmayi saglayan, atmosfere zararli gazlari birakmayan bir sistemdir. Bu sistemde kullanilan enerjinin bir kismi, isi geri kazanim donanimi sayesinde geri kazanilir. Sistemde ön ve son yanma hücreleri bulunur.  Ön yanma hucresinde kati atiklar yakilir, Son yanma hücresinde ise ortaya cikan gazlar yuksek sicaklikta yakilirlar.  

Atiklarin 900 C' nin altindaki sicakliklarda yanmasi halinde zararli gazlar olusur. 

Yakma Tesisleri  otomatik kontrol sistemi sayesinde düsük yanma sıcaklıklarına müsaade etmez. Sistem tamamen otomatik olarak çalistigi için, atik menüsüne uyuldugu taktirde uygun baca gazi emisyon degerleri sürekli sabit kalir. Yakma tesislerinde'de yakilan atiklarin %95'i imha edilir. Olusan kül tehlikeli atik sınıfına girmez


                                                                                                   KATI ATIK İMHA

 

Demir, çelik, bakır, kurşun, kağıt, plastik, kauçuk, cam gibi maddelerin geri kazanılması ve tekrar kullanılması, tabii kaynaklarımızın tükenmesini önleyeceği gibi ülke ihtiyaçlarını karşılayabilmek için ithal edilen hurda malzemeye ödenen döviz miktarını da azaltacak, kullanılan enerjiden büyük ölçüde tasarruf edilecektir. En az yukarıda sayılanlar kadar önemli olan diğer bir husus da uzaklaştırılacak katı atık miktarlarındaki büyük azalma ve dolayısıyla çevre kirliliğinin önemli ölçüde önlenmesidir. Özellikle katı atıkları düzenli bir şekilde bertaraf edebilmek için yeterli alan bulunmayan ülkeler için katı atık miktarının ve hacminin azalması büyük bir avantajdır.

                                            KAĞIT GERİ DÖNÜŞÜM

Yaratılan çevre problemlerini büyük ölçüde azaltan atık kağıtlar yıllarca gazete ve paket kağıtlar için kullanılmış. Bugünkü teknolojiyle temizlik ürünleri dışında bütün kağıtlar için geçerli. Eski kağıtlar birinci hamur kağıtta bile kullanabiliyor.

Kağıt üretiminde atık kağıt kullanımı, yeni yeni gündeme gelen çevre sorunları ile birlikte başlayan bir şey değil.1729’da kağıt yapımı için ağacın ilk kez kullanılmasından önce, selüloz kaynağı olarak keten ve pamuk kumaşlar kullanılıyordu. Sadece bu kumaşlara dayanan üretim, kumaşların azalmasıyla krize giriyordu. Bu kıtlık zamanlarında atık kağıtlar yeniden hamur haline getiriliyordu. Ağaçların kullanılmaya başlandığı dönemde her ağacın kullanılabilmesi için gerekli teknoloji yoktu. Bol bol kullanılan selüloz oranı yüksek ağaçların kısa zamanda tükenmesi yüzünden atık kağıtlara başvuruluyordu. Atık kağıt kullanımı, ormanların kurtarılmasındaki rolü dışında, hava kirliliğini % 74, su kirliğini ise %34 oranında azaltıyor. Atık kağıt  yerine yeni ağaçlar kullanmak iki kat daha fazla enerji ve üç kat daha fazla su kullanımı gerektiriyor. Bütün bunların yanında, hamurlaştırma ve beyazlatma aşamalarını kullanılan kimyasal maddeleri büyük ölçüde azalması sağlanıyor.

   Atık kağıtların değerlendirilmesi sadece kağıt üretimiyle sınırlı değil. Atık kağıtlar her yeniden hamurlaştırıldıklarında,kağıt kalitesi düşüyor ve zayıflıyor. Bu yüzden yeni kullanım alanları aranıyor. Örneğin, ABD’de Wisconsin’de araştırmacılar atık kağıtları atık plastikle birleştirip, sıcaklık ve basınç uygulayarak sandalye, koltuk yüzü ve köpek tabakları yapıyorlar.Başka bir deneme de  Hollywood’da Sahne aksesuarları ve göçebe işçiler için yapılan barınak tasarımla

Bu eser,size bir çok bilgi gerçeğini anlatacak, bilgi dağarcığınıza yeni düşünceler doldurmak üzere...

UYGARLIĞIN HAMURU KAĞIT

Birçok sektörde olduğu gibi kağıt hamurunun hammaddesi de ağaçlardır. Ağaçların yurdumuz için ve canlıların yaşaması için ne kadar faydalı olduğunu hepimiz biliyoruz. Tabi ki kağıt da insanlar için çok önemli bir gereç, fakat doğru ve bilinçli kullanılması gerekir. Gereksiz, lüzumsuz yere kullanmamalıyız. Fazladan her kullandığımız kağıt ağaçların giderek azalmasına yol açar. İhtiyacımızı karşılayacak kadar kullanmalıyız ve kullandıktan sonra atmamalıyız. Çünkü kağıt geri dönüşümü mümkün olabilen bir maddedir. Kağıt ülkemizde hem çöpleri azaltmak hem de ağaç kesimini biraz azaltabilmek için kağıtları (kağıt, defter, karton, gazete, dergi, kitap... vs.) atmamalıyız.

Türk kağıtçılığın babası Mehmet Ali Kağıtçı, ilk Türk kağıdını Ulus Gazetesi’nin yeni çıkacak ekinde deneme şansı bulunduğunda, gazetenin baş yazarı Fatih Rıfkı Atay ile birlikte Atatürk’e giderler ve eki gösterirler. Uzun süre eke bakan Atatürk, kağıtçıya döner ve “işte çocuk, uygarlığın hamuru bu” der.

İnsanların yıllar boyunca yazma ve çizme için denedikleri taş tabletleri, metaller, yapraklar, tahta levhalar, kabuklar ve derilerden sonra ekonomik olarak daha bol ve kolay işlenebilir bir madde ihtiyacı ile ortaya çıkan kağıt, şu anda petrol ve çelik gibi en önemli endüstri maddelerinden biri haline gelmiştir.

Türk Kağıdı

Türkçe’de kağıt kelimesi elyaf hamurunun tokmaklanması anlamına gelen “kakaç” ya da “kakat”tan geliyor. Yapımını Araplardan öğrenen Türklerin kağıtla tanışmaları diğer ülkelere göre çok geç bir tarihe denk geliyor. Çinlilerin M.S. 105 yılında bulduğu kağıtla Avrupalılar, Araplar aracılığıyla 1200’lerde tanışıyorlar. Türkler de yine aynı şekilde Araplardan kağıt yapımını öğreniyorlar. 1453’te elle imalat yapan ilk kağıt fabrikası İstanbul’da Kağıthanade kurulmuştur. Çinlilerin tekniğinin devamı olan bunun gibi bir kaç imalathane dışında ilk modern üretim yapan fabrika 1846’da Halkapınar’da kurulmuş. Ancak, o dönemde kapitülasyonlar yüzünden Avrupa’nın kancası ile karşı karşıya kalmış ve kısa sürede kapanmış. Diğer denemeler de bunun gibi başarısız olmuş. Cumhuriyet döneminde yeniden bir kağıt endüstrisi kurma düşünceleri itirazlarla karşılaşmış. Türkiye’nin kağıt üretimi için uygun olamadığı söylenmiş. Ormanların az enerjinin kısıtlı olması bunun için neden olarak gösterilmiş. Zaten çok ucuz olarak ithal edilen kağıdın üretilmesinin gereksiz olduğu söylenmiş. Türkiye’ye kağıt ihraç edenlerin ve bundan para kazananların tezgahlamış olabileceği bu itirazlar, Mehmet Ali Kağıtçı’nın Türk kağıt endüstrisini yaratmak için yaptığı kişisel çabalar da engellenmiş. Bütün bu itirazlara rağmen, Mehmet Ali Kağıtçı Avrupa’ya gidip kağıtçılık tahsilini görmüş. Kağıt fabrikalarında çalışıp, bu teknolojiyi öğrendikten sonra, hazırladığı çeşitli raporlarla Türkiye’nin bu endüstriye ihtiyaç duyduğunu kanıtlayarak 1936’da ilk fabrikanın kurulmasını sağlamış.

Arkasından açılan fabrikalarla o dönemde tamamen kamu elinde olan üretim 10 bin ton 1957’ye kadar 110 bin tona ulaşmış. Bugün 9’u kamuya ait, 30’u özel fabrikalarda 1,2 milyon ton kağıt üretiliyor. Kişi başına yıllık kağıt tüketimi 1936’da 1,8 kg iken 2000’de 21 kg.a çıkmıştır. Bir çok engele karşı kısa zamanda gelişen kağıt endüstrisine rağmen, yine de yıllık kağıt üretimimiz 23,6 kglık Asya ortalamasının altında. Bu rakamlar A.B.D. de 332 kg, Avrupa’da 96,5 kg. Dünya ortalaması ise 47 kg.

Türkiye’de kullanılan kağıtların %45’i özel fabrikalarda, %32’si ise kamuya ait SEKA fabrikalarında üretiliyor. %23’ü ise ithal ediliyor. Üretilen bu kağıdın %35’i eski kağıtların yeniden kullanımıyla yapılıyor. Yeniden kullanım oranı A.B.D. gibi gelişmiş ülkelere yakın olsa da, Türkiye gibi selüloz* kaynağı az olan bir ülkede bu rakamın %50-60’lara çıkması gerekiyor.

Kamu fabrikaları ormanları kullanırken, atık kâğıt kullanımını özel sektör yapıyor. Özel sektör yerli atıkları kullanmanın yanında dışarıdan da atık kâğıt satın alıyor. Kamu fabrikalarında üretimin %85’i ormanlardan, %10’u kendir ve samandan, %5’i ise atık kâğıtlardan oluşuyor.

Selüloz’un Önemi

Kâğıdın temel maddelerinden biri olan selüloz, bitkilerin hücre duvarını oluşturan yoğun bir maddedir. Değişen uzunluk ve kalınlıktaki bu elyaf farklı bitkilerden çıkarılıyor. Bunlar dövülerek birbirinden ayrılıyor. Dövülmenin elyafın boyu kısaltılmadan, hidrasyon olmadan (elyaf daha fazla su almadan) ve liflenme olmadan gerçekleşmesi gerekiyor. selüloz oranının fazla olması ve dövme şekli kâğıdın kalitesini belirliyor. selüloz hidrolizle glikoza ve nişastaya dönüşebilen bir çeşit karbonhidrat. Tatsız, beyaz, kokusuz, buharlaşmayan ve suda çözünmeyen bir madde. 9000 metrelik tek bir selüloz elyafının ağırlığı 3gr. Selüloz pamuk, keten ve bazı ağaçların içlerindeki yumuşak özde neredeyse saf olarak bulunuyor. Bu yüzden bu bitkiler kağıt yapmada öncelikli olarak tercih ediliyorlar.

Selüloz oranı fazla olan bitkilerin az bulunması ve pahalıya gelmesi yeni arayışlar gerektiriyor. Bugünkü teknolojiyle her türlü bitki kâğıt için kullanılabiliyor. Her türlü ağaç, saman ve otlar da selüloz kaynakları. Kolay bulunan ve çabuk yetişen bitkilerin kâğıt için gerekli özellikleri geliştirilebiliyor.

Kompozisyon:

ORMAN - BEN - KÂĞIT

Ormanlar, ağaçlarla kaplı geniş alanlardır.Bu alanlarda çok çeşitli ağaçlar yetişir. Hayvanlar barınır, ormanlar yaşam kaynağıdır. Ormanlardan elde edilen pek çok ürün vardır ve bu ürünler günlük hayatta çok işimize yarar.

Ormanlar çevremizi güzelleştirir ve bol yağmur yağmasını sağlar.Toprak kaymasını önler,havayı temizler, rüzgârın hızını keser.Ormanlar doğaya canlılık verir, yaşamımızı kolaylaştırır.

İnsanın varlığı çeşitli biçimlerde ormanları etkilemiştir.Ormancılık çoğu ülkenin ekonomisinde önemli yere sahiptir, fakat bu sayede çevrenin zarar gördüğü unutulmamalıdır.Doğal yaşam alanlarının yok edilmesi türlerin varlığını tehlikeye düşürür. Ayrıca bölgenin doğal görünümü bozulur.

Tüm bu doğa tahribatlarının nedenlerinden biri kâğıt elde edilmesidir.Oysa kâğıtlarımızı geri dönüşümlü olarak da sağlayabiliriz. Kullandığımız kâğıtları, gazeteleri, dergileri, kısacası bütün kâğıtları biriktirelim, ilgili yerlere verelim. Böylece eski kâğıtlar yenilenir, bize temiz beyaz kâğıtlar olarak geri döner. Bu sayede oksijeni bol havada, güzel görünüme sahip doğadan,canlıları besleyen, barındıran yeşil dünyadan  yoksun kalmamış oluruz.

Bu sayede yaşadığımız bölgede çevrenin korunmasına katkıda bulunuruz. Çölleşmiş bir dünya istemiyorsak ormanları koruyalım, kağıdımızı en zararsız şekilde temin edelim. Etrafımızdaki insanlara da ormanların yararını, onlar olmazsa neler olabileceğini anlatalım

 
   
Bugün 5 ziyaretçikişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol